anne-sutunu-artiran-besinler

Anne Sütünü Artıran Besinler

‘Sütüm yetiyor mu’ endişesi

Emzirme döneminde annelerin aklında hep aynı soru vardır: “Sütüm bebeğime yetiyor mu?”

Bu kaygının yaşanması elbette normaldir. Vücudun ne miktarda süt ürettiğini anlamak, bebeğin gerçekten doyup doymadığını kontrol etmek zordur. Herhangi bir olumsuzlukta, bebeğin ağlaması ya da huzursuz olması durumunda endişeler aynı yöne kayar: “Acaba doymuyor mu, yoksa sütüm az mı?”

Anne ve bebek iletişiminin başlangıcı olan emzirme, bir çeşit tanışma dönemidir. İkisi arasındaki tensel temas, bebeğin sakinleşmesi ve güven duyması için çok faydalıdır. Hemen doğumun ardından yapılan anne ve bebek kucaklaşması, ilk emzirme için de oldukça kolaylık sağlar. Doğumdan sonraki ilk günlerde hem bebeğin emmesi hem de annenin emzirmesi biraz zor olabilir. Bu sebeple anne ve bebek arasında, o ilk tanışma döneminde ne kadar kucakta temas yaşanırsa emzirme de o denli iyi olacaktır.

Anne sütünün üretim aşaması hep aynı prensipte çalışır. Ne kadar talep varsa, vücut o kadar süt üretir. Genelde ilk üç aylık dönemde, bebeğin emdiği süt bir rutine oturur ve bu da tamı tamına bebeğin ihtiyacı kadar olan miktardır. Böylece annenin vücudu da o miktarda sütü üretmeye başlar. İşte bu esnada bazı besinlerden yararlanarak, süt miktarına etki edilebilir. Bunlar yüzyıllardır kullanılan ve bilinen besinlerdir.

Yine de unutulmamalıdır ki sütün miktarı büyük ölçüde bebeğin emme prensibiyle doğrudan ilişkilidir.

Anne Sütünü Artırmaya Destek Olan Besinler

Su: Su demek süt demektir. Araştırmalar, su içmenin anne sütünü artırmada neredeyse hayati öneme sahip olduğunu söylüyor. Yeterli miktarda su tüketimi demek, o kadar da süt üretimi anlamına gelir. Uzmanlar, süt üretimi ne kalorili besinlere ne de çok yemeye bağlı olmadığını ancak bol bol su içmenin büyük ölçüde süt üretimini destekleyeceğini açıklıyor. Ayrıca, emzirme dönemindeki annelerin en az 3 litre su içmesini öneriyor.

Çemen Otu Tohumu: Anavatanı Yakın Doğu olan ve baklagiller familyasına ait olan çemen otu tohumunun anne sütünü artırmaya yardımcı olduğu söyleniyor. İçeriğinde bulunan steroidal yapıların, anne vücudunda süt üretimini sağlayan hormonların sentezini yükselttiği gözlemlenmiştir. Bunun yanısıra vitamin ve proten içeriği ile hem anne hem de bebek için besleyicidir. 2 hafta boyunca, sabah ve akşam, çorbalara karıştırarak ya da bal ile 1 tatlı kaşığı ölçüsünde tüketilebilir.

Malt Özü: Anne sütünü artırmada büyük öneme sahip olan malt özü, alkolsüz bira şeklinde tüketilebilir. Sabah, öğle ve akşam bir kahve fincanı kadar içilmesi halinde, alkolsüz bira anne sütünü artırıp, içeriğindeki B vitamini sayesinde de annenin bağışıklık sistemini koruyacaktır.

Anason: Anavatanı Doğu Akdeniz olan anason, tatlımsı tadı ve özgün kokusu içinde bulunan “anethol” denilen yağdan gelir. Anne sütünü artırıcı özelliğine ek olarak sakinleştirici, bebekte gaz, şişkinlik gibi sindirim sorunları üzerinde olumlu etkisi olduğu kanıtlanmıştır.

Rezene: Tohumları protein ve yağ bakımından zengin bir besi dokuya sahip olan rezene, anne sütünü artırıcı özelliğiyle bilinmektedir. Bebeklerde iştah açtığı, gaz söktürdüğü ve sindirim problemlerine yardımcı olduğu araştırmalar sonucu ortaya konmuştur.

Dereotu: Maydonozgiller familyasından anavatanı Asya olan dereotu, anne sütüne etki etmesi bakımından rezeneye benzer. Süt üretiminin sağlandığı hormonların çalışmasına olumlu yönde katkı sağlar.

Isırganotu: Çeşitli sağlık sorunlarında destekleyici olarak kullanılan ısırgan, anne sütünü artırmada da etkilidir. Bileşiminde bulunan vitaminler (A, B1, B6, B12, C ve K), proteinler ve mineraller (silisyum, çinko, manganez) anne sütü için gereken temel elementleri içerir. Bunun dışında ısırganın bağışıklık sistemini uyarması ve yangı giderici özellikleri de annenin sağlığını desteklemesine yardımcıdır.

Sarımsak: Sarımsak, anne sütünü artırmasının yanında bebeğin iştahının açılmasını sağlar ve aynı zamanda antibiyotik etkisi vardır. Emziren annelerin kokusu nedeniyle tüketmekten kaçındığı sarımsak, aksine bebeğin süt emme süresini arttırır ve süt kalitesi için gerekli vitamin ve mineralleri almasına yardımcı olur. Yine de kokusu yüzünden sarımsaktan uzak duran anneler, çiğnemeden direk yutabilir ya da eczanelerde bulunan sarımsak tabletlerini kullanabilir.

Tarçın: Aromatik kokusuyla oldukça sevilen tarçın, özellikle tatlılarda baharat olarak kullanılır. Tarçını meyve çaylarıyla içmenin anne sütünü artırmada olumlu etkisi olduğunu söylenmektedir.
Fesleğen: Hem taze, hem de kurutularak kullanılan fesleğen, düzenli tüketilirse anne sütünü arttırır.

Yeşil Sebzeler: Zengin bir vitamin ve mineral kaynağı olan yeşil sebzeler laktasyonu arttırabilir. Yeşil sebzelerin ayrıca sindirime yardımcı olduğu ve bağışıklığı güçlendirdiği de bilinmektedir.
Kırmızı ve Turuncu Sebzeler: Beta-karoten bakımından zengin pancar, havuç, tatlı patates ve diğer kırmızı, turuncu sebzeler anne sütü kalitesini arttırmaya destek olur.

Yulaf: Besin lifi, demir ve kalsiyum bakımından oldukça zengin olan yulafın, emzirme döneminde olan anneler için önemi büyüktür. Fındık, süt, meyveler ve çeşitli baharatlarla tüketilebilecek olan yulaf, günde sadece bir kase alınsa bile etkisini gösterecektir.

Tüm bunların dışında süt ve süt ürünleri, boza, pekmez, çeşitli çorbalar, arpa, kimyon, siyah susam, taze beyaz üzüm, incir, bal kabağı, taze beyaz dut, kişniş ve zencefilin de anne sütünü artırmaya yardımcı olan besinlerden olduğunu söyleyebiliriz.

Yapılmaması Gerekenler

Anne sütünü artırmaya olumlu etki eden gıdalar, sadece destekleyici konumundadır. Ana prensip her zaman “ne kadar çok emzirmek o kadar çok süt” şeklindedir. Bir nevi arz-talep dengesi denilebilir. Bilimsel olarak, süt miktarının yetersizliğinden bahsetmek çok nadir durumlarda mümkündür aslında. Ancak annelerin bebeklerini en kaliteli şekilde besleme istekleri, onları destekleyici gıda arayışına yönlendirmiştir.

Bu süreçte bazen anneler bebek sütü çıkardığında ya da o gün daha az süt emdiyse, hemen süt miktarlarını sorgularlar. Halbuki çoğunlukla bu davranışların nedeni anne sütü olmamaktadır.
Annelerin, kaygıyla yaptıkları bir diğer şey ise, bebeğin doymadığından şüphelenerek ek gıdalara başlamalarıdır. Bebeğin hiç ihtiyacı olmadığı halde ek gıda alması, hem anne-bebek arasındaki emzirme sürecini hem de süt üretimini olumsuz etkiler.

Anneler, emzirmenin ilk altı ayında zayıflama diyetleri yapmamalıdır. Sadece yeterli ve dengeli beslenerek hem kaliteli süt üretimi sağlayabilir hem de hamilelik sonrası kilolarından yavaş yavaş kurtulabilirler. Çünkü emzirmek başlı başına yüksek enerji harcamalarını sağlar. Karbonhidrat tüketimi de bu dönemde önemlidir.

Bebeğin kilo almadığından şüphelenen annelerin mutlaka doktorlarına danışarak ve gereken kontrolleri yaptırarak adım atmaları gerekmektedir. Çünkü gereksiz endişe de stres hormonlarını salgılayacak ve bu da emzirme sürecine etki edecektir. Unutulmamalıdır ki her anne, bebeğinin ihtiyacı kadar olan sütü üretebilir.

Bu yazıyla ilgili henüz yorum yapılmamış.

Bir cevap yazın